BASKI_SABLON.indd - page 57

57
D
erginin önceki sayısından
beri hayatımdaki heyecanın
katsayısı bir türlü azalmadı.
Dünyanın dört bir yanından çağrılan
gazetecilerle birlikte Netflix’in yeni
sezonunun tanıtıldığı “See What’s
Next” eventine katılmam başlı
başına bir maceraydı tabii ki. Luke
Evans’ı mı kesmeliyim, Lucy Liu’ya
yeni merakı yönetmenlik hakkında
sorular mı sormalıyım bilemedim.
Dakota Fanning’in mütevazı
tavırlarına şaşırırken panelin en
havalısı kimdi dersiniz; Çağatay
Ulusoy. Bu meseleyi “Çağatay
Netflix’te yayınlanacak yeni dizisi
The Protector’un tanıtımında çok
havalıydı, gurur duydum onunla”
deme amaçlı söylemiyorum
aslında. Yazının girişinden
anlatmaya çalıştığım gibi, etkinlikte
Hollywood’un bol reytingli oyuncuları
bizimleydi ve üstüne üstlük hiçbiri de
havalı değildi! Samimiyetin ön planda
olduğu etkinlikte gazeteci-ünlü
ilişkisindense yeni yaptığı diziden
bahsetmeye gelmiş arkadaş tavrı
vardı herkeste. Ama Çağatay’a asla
yaklaşamadık, konuşamadık.
Bahsettiğim bütün Hollywood
starları Roma’nın tadını çıkarıp
bunu Instagram postları ya da
hikayelerinden bol bol paylaştılar.
Çağatay mı ne yayınladı o sırada;
hiçbir şey! Hiç cool olunmaması
gereken, star’ların ne kadar sahici
olduklarını göstermeye geldiği bir
organizasyonda bile soğuk yaptı
Çağatay. Hatta La Casa De Papel
ekibi ile çektirdiği fotoğrafı bile
yayınlamadı. Odasından çıktığını bile
sanmıyorum.
Çağatay her zamanki Türk starı
kafası kendini kasa dursun, bütün
dünyanın sevgi gösterisinde
bulunduğu La Casa De Papel ekibi
Roma’nın tadını çıkarmayı başardı.
Hem de kaldıkları otelin kapısında
bekleyen yüzlerce hayranına rağmen.
La Casa De Papel’in Profesörü Alvaro
Morte ve Tokyo’su Ursula Corbero
ile buluşmaya gittiğimBoscolo
Hotel’de beni öyle sıcak karşılıyorlar
ki neredeyse röportaj sonuna
‘Eee akşam naapıyoruz’ diye soru
ekleyeceğim. Türkiye’de kısa sürede
efsane haline gelişinizden haberiniz
var mı diye soruyorum ilk önce.
Profesör beni “Efsaneymiş” diye
yanıtlarken, Tokyo “Size eğlenceli
bir şey anlatmak istiyorum” diyor.
Ve ardından dizi Netflix’e geçtikten
sonra Instagram hesabının % 60’ını
Türklerin oluşturur hale gelmesini
biraz ürkmüş ama duruma fazlasıyla
sevinerek anlatıyor. Anlatırken
de öyle bir bakıyor ki sanki bana
gözleriyle “Siz Türkler ne delisiniz
öyle” diyor.
Hiç havalı değiller, “Bu soruya
cevap vermek istemiyorum” tribine
de girmiyorlar. Tanrım, diyorum
içimden, bizde tek şarkısı tutmuş
bir bar şarkıcısı bile daha havalı.
Birkaç albümü tutan popçuları ise
saymıyorum bile! Hele bütün ülkenin
peşinde koştuğunu zanneden ama
dizisini izlemeyenler tarafından
adı bile bilinmeyen oyuncuların
kaprisi ne olacak. Star olmak kapris
yapmak zannediliyor bizim oralarda,
delireceğim!
Tabii ki delirmenin sırası değil,
karşımda rüyamda görsem
inanamayacağım bir ikili var, onlarla
ilgilenmeliyim. Ben Roma’dayken
Netflix, heyecanlı dizinin 3.
sezonunun 2019 yılında gösterime
gireceğini açıkladı ya biraz da o
konuya gireyim. Bay Morte beni “3.
sezona dair bildiğimiz tek şey yine
bizim oynadığımız” diye yanıtlıyor.
Senaryoyu henüz görmediklerine
dair inancım tam.
Yanlarından ayrılırken sesimi inceltip
yüzümü mümkün olduğu kadar
kedileştirerek fotoğraf çektirmek
istediğimi beyan ediyorum. İkisi
birden enerjik bir “Tabii ki” fırlatıp
beni mutlu ediyorlar. Korkarak
soruyorum çünkü Çağatay önceki
gün bir gazeteci arkadaşımı “Netflix
izin vermiyor” diyerek reddetmişti.
Bu lafın yalan olduğunu biliyordum
ama ya gerçekse ve ben Profesör ve
Tokyo ile hatıra alamazsam diye çok
kasılmıştım doğrusu.
Sonuç, mutluluk işte. Yabancı star’ın
hali bir başka oluyor canım…
OBEN BUDAK /
Gazeteci
PROFESÖR VE TOKYO İLE BULUŞMA
obenbudak
1...,47,48,49,50,51,52,53,54,55,56 58,59,60,61,62,63,64,65,66,67,...88
Powered by FlippingBook